SEMAZEN GÖSTERİLERİ

Semazen Gösterisi Kına Organizasyon Sünnet Törenleri Dini Düğün

25 Mart 2016 Cuma

SOSYOLOJİK AÇIDAN MEVLEVİHANELERDE USÛL VE GELENEKLER

Bu sempozyumda, ortaya konulmak istenen, Din Sosyolojisi’nin inceleme alanında yer alan bir dinî-tasavvufî cemaat (=topluluk) olup 1925’te tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla tarihteki yerini almış bulunan “Mevlevîlik”’in varlık sebebi olan bilgi edinme ve aktarma metodunu ve bu özel bilginin objektifleşişini incelemektir. Bu inceleme, anlamacı bir yöntemle, “batınî” olarak adlandırılan ve yalnızca aktarılan kişiler tarafından bilinebilirliği iddia olunan bilginin, bir türünü anlama faaliyeti olacaktır.
Prof. Dr. Nilgün Çelebi bir yazısında şöyle demektedir: “Günümüz sosyolojisinde inceleme olarak, görünenler düzlemini dikkate alıyorsak pozitivist bir tavır içerisindeyiz demektir. Zira pozitivizm, görünenlerin arkasında bir başka gerçeklik varsa bile, gözlemleyemediğimiz sürece o gerçekliği bilimsel incelemenin dışında bırakmamız gerektiğini ileri sürer. Görüntülerin altta yatan bir takım yapı ve mekanizmaların bir tezahürü olduğunu, gerçeğin görüntülerin altında yattığını ve araştırılması gerekenin işte bu gerçek olduğunu ileri süren ise realizmdir.”[3] Bu çalışmada realist bir anlama faaliyetinin yürütüleceğini belirtmemiz gerekmektedir.
Sosyolojik inceleme metodu doğrudan gözlem ve dolaylı gözlem olmak üzere iki ana yöntemi bünyesinde barındırmaktadır. İlki mülakat ve anket tekniklerine dayanarak sosyolojik incelemeyi gerçekleştirirken, dolaylı gözlem arşiv vesikalarına ve kütüphanedeki yazılı malzemeye dayanarak ve gözlemlemekten daha ziyade anlamaya yönelerek yapılan bir tetkik biçimidir. Anlamaya ilişkin metodoloji burada bize çok önemli yardımlar temin etmektedir.
Anlama iki değişik biçimde karşımıza çıkmaktadır: Rickman’a göre bir yöntem değil, bir bilgi edinme süreci ve zihinsel bir işlemken Dilthey’e göre bir metottur. [4] Ona göre manevi ilimlerle ilgili olan anlama metodu, ardından yaşamaya dayanır. Ardından yaşayan benin ödevi de, başkası ile ilgili olan bir hayat görünüşüne, düşünerek dalma ve onu kendi iç dünyasında yeni baştan meydana getirmektir.[5]
Bütün bunlara dayanarak bulunacağımız faaliyet ister realist yaklaşımla objeye yöneliş, ister rasyonel tarzda bir akıl yürütme olsun, “anlama” temelli olacaktır.
En erken 1925’te kaleme alınmış olan bir yazmaya yönelip, bir hayat biçiminin (Mevlevîliğin) üzerine kurulduğu bilgi metodolojisini (tasavvufu) anlama eylemi yürütürken, o bilgi türünün sosyolog tarafından yaşanmasını zaruret olarak görmemek gerekmektedir. Burada bizim yaptığımız da, kendimizi mümkün olduğunca meçhul müellifin yerine koyup bir akıl yürütme faaliyetiyle onu anlamaya çalışmaktan ibarettir. Müellifin “realitesi” –ki tecrübe edilmeden kavranılamayacağı belirtilen farklı bir boyuttaki bir batınî evrendir- üzerine bir aklî yöneliş gerçekleştirilmeye çalışılacaktır.
Bu aklî yöneliş, bu tebliğ boyunca din kaynaklı bir sosyal grup olan Mevleviliğin doktriniyle kuruluş ve gelenekleri yani sosyal yapısı arasındaki ilişkiyi anlamaya yönelik olacaktır. Bir başka ifadeyle sübjektif doktrinin objektifleşmesi bir anlama faaliyetine tâbi tutulacaktır.
“Dinin ‘korkutucu ve büyüleyici sır’ olarak vasıflandırılan ‘kutsalın tecrübesi veya yaşanması’ şeklindeki mücmel tarifi, (...) dinin önce tek tek fertlerin şuurunda yerleşip kökleştiğini, zira tecrübelerin, her zaman için, bir şuur, bir ruh, yani bir fertle irtibatlı olduğunu belirtmektedir. Vahyin Hz. Peygamberce yaşanması bir sübjektif durumken, İslamın bir cemaat haline gelişi ise dinin objektifleşmesi hadisesidir. Dinin objektifleşip sosyalleşmesi, yani bir topluma mal olması, bir cemaati ortaya çıkarması demek, dinî olayların da belli ölçülerde ve karşılıklı olarak öteki sosyal, kültürel ve coğrafî değişkenlere bağlı bulunması demektir ki, bu durum bizi din-toplum ilişkilerine götürmektedir.[6]
Ele aldığımız yazmanın ilk bölümünde din sosyolojisi bakımından “doktrin” olarak isimlendirebileceğimiz, genelde tasavvufun, özelde Mevleviliğin varlık sebebi olan bir özel hali subjektif olarak yaşama biçimi anlaşılmaya çalışılacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder